25 Şubat 2012 Cumartesi

İz- Canan TAN ve Yaşamın acıları

Yakın çevremizde benzerlerini görebileceğimiz gerçeklikte bir baba-kızöyküsü... Babasına hayran Verda, hatta âşık. Biricik kahramanım diyor onun için. Ne var ki, yıllar önce annesiyle babasının boşanmasından sonra ayrı düşmüşler birbirlerine. Çatışmışlar, çelişmişler ama sevgileri içten içe hep sürmüş. Kariyerinde zirveye ulaşmış ünlü avukat Vedat Karacan'ın intiharıyla başlıyor öykü. Bu beklenmedik ölümün ardında yatan gizi çözmek Verda'ya düşmektedir. Geriye dönüp baktığında yüzleştiği keşke'leriyle, pişmanlıklarıyla ve içini kavuran devasa bir özlemle sürecektir babasının izini... Minicik çocuk ellerimi avucunun içine hapsettiğinde, yüreğim yüreğinde eriyordu babacığım. Parmaklarım büyüdü diye mi tutmuyorsun artık ellerimi? Keşke hep küçük kalsalardı... Ne oldu da ayrıldı ellerimiz baba? Hiçbir zaman soramadım bunu sana. Sormak istediğimde fırsat olmadı, fırsat olduğunda cesaretim... Soluk soluğa okuyacağınız, farklı bir Canan Tan romanı...
--------------------------------------------------------------------------------------------

       Çok etkilendim. çok duygulandım.. gözyaşlarımı tutmakta çok zorlandım. Bazen tutamadım.  Doğrusunu söylemek gerekirse Canan Tan romanlarını biraz basit zannediyordum. Bu kitabı da kızımın kitaplığından aldım. ama harika bir roman.. elimden bırakamadım.. Bir baba-kız ilişkisi üzerinden evlilik, boşanma, boşanmanın etkileri, aile içi ilişkiler v.s.. gibi konular..
        Aile içindeki küskünlükler, dargınlıklar.. ve bütün bunlar yaşanırken  bir an geliyor o küskünlüklerin kırgınlıkların ne kadar anlamsız olduğunu görüyorsun. Ve evet o zaman tam anlamıyla geç kaldığını acı bir şekilde yaşıyorsun. 
        Charles Bukowskinin o müthiş sözünü hatırlıyorsun. “Yalnız kalmaktan daha kötü şeyler de vardır hayatta. ama genellikle bir ömür alır bunun farkına varmak. o zaman da çok geçtir ve çok geçten daha kötü bir şey yoktur hayatta.”
        Yaşarken sevdiklerinin değerini bilememek ne kadar acı verici..  ayrılan anne babalardan çocuğu alan tarafın çocuğa  bencilce tamamen sahiplenmesi ve diğer tarafı kötülemesi ne kadar kötü sonuçlanıyor…bir çok kişinin yaşam acılarını çekmesi ile sonuçlanıyor.
       Verda, o kadar güçlü bir kişiliği, özgüveni  olduğu halde annesini aşamıyor. Annesini aşıp ta karşısına dikilip uygun bir üslupla,
“anneciğim! babamın seninle olan ilişkisi kötü olabilir. kötü bir eş te olabilir. Ama o benim babam. ben onu seviyorum. O da beni çok seviyor. Onun sevgisine ihtiyacım var” diyemiyor.. “babamla sık sık görüşüp hasret gideririm” diyemiyor.
        Kadın blogger arkadaşlar beni bağışlasın ama, kadınlar bunu çok yapıyor. Ayrılma boşanma durumlarında, çocuk sanki sadece kendisine  aitmiş gibi davranıyor. Bencilce sahipleniyor. Ve babadan uzaklaştırıyor. çocuğun sevgisini sadece kendisinin hakettiğini düşünüyor.
        Kendi yaşamlarımızda, çevremizde benzer sorunlar yaşayan  pek çok örnekler gördüğümüzden olsa gerek çok duygulanıyordum. Bir erkek iyi bir eş iyi bir koca olmayabilir ama buna karşın çok iyi bir baba olabilir. Evlilikte sorunlar yaşanıp boşanma aşamasına gelindiğinde pek çok anne, romandaki anne gibi çocukları bencilce sahiplenmeye girişebiliyor. Erkek, eşine "Aramızdaki sevgi saygı çok zedelendi. Ben senden ayrılmak istiyorum" diyor. Anne ise çocuklara  “babanız bizden ayrılmak istiyor” şeklinde aktarıyor.
Zor gerçekten.. çok zor karar vermek.. yaşamımızın en zor seçimlerindendir bu. Bekar yaşamak mı? Evlenmek mi? evli kalmak mı? Boşanmak mı? Tekrar evlenmek mi? bir daha evlenmemek mi? seçimleri ile karşı karşıya kalıyorsun. Artık 43 yaşına gelmiş bir insan olarak şunu anladım ki “Bir insanın kendisine uygun bir eş sevgili bulmasından daha büyük bir mutluluk yoktur herhalde bu kısacık yaşamda..”

27 yorum:

  1. aynen katılıyorum elmanın diğer yarısını bulduğunda 70 yaşında bile el ele göz göze oluyor insan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. öyle valla..böyle güzel bir şansa sahip olanlara ne mutlu... bu bir şans mı kader mi kendin mi yaratırsın? pek emin olamıyorum ...

      Sil
  2. hayatın bıze neler getırecegını bılemeyız ama ıstıyerek hayatımıza katmıs oldugumuz cocuklarımıza kendı bencıllıklerımız yerıne onların hayat penceresınden bakmamız gerekıyor. her ılıskı mukkemmel olacak degıl ama cocuklarımız ıcın baba yada annenın mukemmelıgının kararını onlara bırakmalıyız dıye dusunuyorum.
    http://guzellerguzelinergiz.blogspot.com/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkürler yorumunuz için.. tatlı sert bir uyarı.. haklısınız. mükemmellik beklentisi içinde olmamak en iyisi.

      Sil
  3. çok hoş bir uslupla yorumlamışsınız kitabı..
    kaleminize sağlık..
    takipçizim.
    bende sizi bekliyorum sayfama.
    kucak dolusu sevgilerimle..
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim.. blogunuza baktım. enfes tarifler varmış.. yararlanacağım..

      Sil
  4. çok güzel yorumlamışsısözlerine katılıyorum .. ama bir şey eklemek istiyorum.. babalar da büyük çoğunlukla eşleriyle beraber çocuklarını da boşayıp 'kambursuz' başlamayı tercih ediyorlar yeni hayatlarına ve o kadar çoğu bir daha da dönüp bakmıyorlar geride bıraktıklarına..
    anne-baba olanların çocuk yaparken sorumluluk almaya hazır olmaları gerek.. aksi takdirde bedeli bir türlü çocuklar ödüyor..

    YanıtlaSil
  5. guzelmıs bu kıtabı bende okuyacağım notumu alıyorum,annelerıyle cocukları arasında bedensel bı bağ var bence o yuzden bencılce davranıyor olabılırler sonucta 9 ay karnında tasıosun:)

    bu arada mimledim sizi :)

    YanıtlaSil
  6. çok yürekten bir yorumlama olmuş kaleminize sağlık

    evet boşanmalar çocuklar için travma

    lakin dayatılanla yaşamak ın tesbitide çok haklı
    bir çok boşanmış arkadaşımın eşi, ya da kendsi
    erkek taraf yani
    alması gereken zamanda çocuğunu almamak için kırk takla atıyor
    ekeklere annesi yanında yokken çocuk bakmak zul geliyor
    bu bir gerçek

    YanıtlaSil
  7. dayatılanla yaşayan,biricitsongunlugu ve yazgüneşi! teşekkür ederim güzel yorumlarınız ve katkılarınız için.. yorumlarınızı okuyunca erkekler kadınlar diye genellemenin pek doğru olmadığını farkettim. kötü örnek erkekler sizin dikkatinizi daha çok çekmiş. benim de dikkatimi daha çok kötü örnek kadınlar çekmiş. içgüdüsel olarak kendi hemcinslerini kayırma mı oluşuyor acaba insanda.
    biricit! kitap gerçekten çok güzel.. hele kadınların mutlaka okuması gereken bir kitap bence. bu arada mimlediğin için teşekkürler.. ama ne işe yarıyor nedir bilmiyorum valla.. blog dünyasında daha acemiyim. :))

    YanıtlaSil
  8. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  9. Turk literaturu ile pek barisik degilim, fakat yazin ilgimi cekti dogrusu .. faydalanmak gerek boyle kitaplardan.. tesekkurler .

    YanıtlaSil
  10. harika bir yazı olmuş, bende sizin anlattıklarınızdan etkilendim, kitabı okuduğumda ne olurum hiç bilmiyorum :)

    teşekkürler bu güzel paylaşım için

    sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de teşekkür ederim yorumunuz için..selam ve sevgiler..

      Sil
  11. Geçen hafta yeğenim okumuş etkilenmiş bana uzattı okur musun diye?İp ucu ver etkilenmiş olmalısın dedim..mERAK EDER ÇABUK OKURSUN İŞTE DEYİP elime verdi..masamın köşesinde beni bekliyor..:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. umarım siz de beğenirsiniz. gençlerin okuması daha da güzel.. şimdiden yetişkin orta yaş dönemi insanlarının düştükleri yanlışlıkları görmelerini hissetmelerini sağlıyor.

      Sil
  12. demek bunca yıllık hayat tecrübesi bile insanı aşka götürüyor.
    hayatta anlam aramayı bırakıyorum, bırakmak istiyorum
    ama acıdır ki aşkı da bulamıyorum
    bilmem ki ne yapmalı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bıkmadan, usanmadan, asla ümitsizliğe düşmeden aşk arayışına devam edin.. evren mutlaka bir gün size yanıt verecektir... ayşe arman bir yazısında güzel bir söz söylüyordu hatırladığım kadarıyla şöyle .. "gerçekten çağırınca gelmeyen aşk görmedim." bence çok doğru...

      Sil
  13. Adı gibi doğal ve keyifli paylaşımların olduğu bir blog hazırlamışsınız ellerinize sağlık, hoş ve keyifli paylaşımlarda bulunmak ümidiyle.

    YanıtlaSil
  14. teşekkür ederim seleneciğim, sizin blogunuz da gerçekten çok hoş tatlı doğal insani duygular uyandırıyor.sanki sizin blogunuz doğal ve keyifli olma sıfatını daha çok hakediyor...

    YanıtlaSil
  15. "Doğrusunu söylemek gerekirse Canan Tan romanlarını biraz basit zannediyordum." demişsin ya, aynı ön yargı bende de var. şimdi düşündüm, acaba yazarın adından mı kaynaklı?. ama ben blog dünyasının kitap seçme yeteneğine çok güveniyorum, hemen değilse bile bu kitabı okumayı düşündüm. önyargılar kırılmak içindir diyeyim, teşekkürler tanıtım için :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de teşekkür ederim Nil hanım,
      gerçekten ben de blog dünyasına girdikten sonra pek çok kitap dikkatimi çekti ve okuma listesine ekledim. valla bilmiyorum ki niçin böyle bir önyargı vardı? ilginç bir durum valla. :)) yazarın ismi yabancı bir isim olsa hemen daha farklı bir yargı oluşuyor kafamızda..

      Sil
  16. canan tanı okumayı sevıyorum ama bu kıtabı okumamaştım en kısa zamanda almalıyım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hoşgeldiniz bloguma.. bende sizi izlemeye aldım.. uçurtma avcısı benim de son zamanlarda okuduğum en etkileyici kitaptı..

      Sil

Güzel yorumlarınız için Teşekkürler. .