Bir
yanda evlat sevgisi, aile, sorumluluklar öte yanda özgürlük, kendini
gerçekleştirmek, yüreğinin istediği yere gitmek. Yaşam bazen böyle tercihlerle
baş başa bırakabiliyor insanı. Bazen birinci yerine ikinciyi seçmek her zaman
sorumsuzluk anlamına gelir mi? Hayallerini gerçekleştirmek, varoluşunu
gerçekleştirmek v.s gibi nedenlerle ailesini, sevdiklerini terk etmek,
uzaklaşmak her durumda kötü bir şey midir? gibi sorular üzerine düşünürken
buluyorsunuz kendinizi.
Ayrıca
cumhuriyetin büyük günahlarından birini de insan hikayeleri içinde aktarıyor
bize. 1936-37 yıllarında Dersim de yaşanan acılar. Sevgili Zülfü Livaneli’nin Serenad
ında harika bir söz vardı : “Hiçbir iktidar masum değildir. Her iktidar
öldürür. Kimi daha az, kimi daha çok.”
O
dönemde tam olarak neler yaşandığına dair çok farklı görüşler var. Siyasal
bakış açısına göre değişen yaklaşımlar. Gerçekleri, olguları, olan olayları
saklamak, çarpıtmak, yokmuş gibi davranmak çok kötü bir yalan. İnsanları
kandırmış aldatmış oluyorsunuz. Olguları saptırmazsın ama kendi dünya görüşüne
göre yorumlarsın. Burada en azından bir sahtekarlık, iki yüzlülük, yalan yok.
çoluk
çocuk kadın sivil insanların acımasızca katliama uğradıkları gerçeği uzun
yıllar saklansa da pek inkar edilemiyor artık.
Dini
yobazlıklar cehennemi, ilkellik, diktatörlükler, krallıklar coğrafyası Ortadoğu
nun en uygar, en modern, en laik ülkesini kurma başarısını gösteren
cumhuriyetin ne yazık ki böyle de günahları var.
İnsan
hakları, kadın hakları, demokrasi, hukuk, laiklik gibi değerlerin geçerli
olmadığı bir coğrafyada bu değerlerin hakim olduğu/olacağı laik bir cumhuriyet
kurmak elbette küçümsenmeyecek değerde bir başarıdır. Bu değerlerin hala hakim
olmadığı Ortadoğu coğrafyasında savaşlar, katliamlar, cinayetler, insan hakları
ihlalleri, kadınların köleleştirilmesi v.s gibi korkunç vahşilikler devam
etmekte ne yazık ki. bizim cumhuriyetin faziletleri çok elbette ama işte pek
çok günahları da var. Baskın Oran hocanın deyimiyle “Laik Hanefi Sünni Müslüman
Türk” lahasümüt yurttaşlar cumhuriyetin makbul yurttaşları olarak görüldü. Bu
şablonun dışında kalan Kürtler, aleviler, zazalar, Lazlar, Ermeniler,
Süryaniler, Rumlar, ezidiler, sosyalistler, dindar Müslümanlar gibi yurttaşlara
pek çok acılar çektirildi. Aşağılama, ayrımcılığa maruz bırakma, kimliklerini
inkar etme, asimilasyon, imha etme, göçe zorlama, mallarına el koymak, zindanlarda işkencelere maruz bırakmak gibi
acımasız uygulamalar yapıldı. Kimisi nispeten azalsa da yapılmaya devam
ediliyor.
Altı Çizilenler ;