9 Mayıs 2016 Pazartesi

MESUT KOVANKAYA

Huzur içinde uyu kardeşim!
Çok çabuk gittin be. Sen de o güzel atlara binip gidenlerden oldun.
Çok zamansız gittin be dostum! bir veda bile etmeden.

Bu kadar genç ölünür mü be kardeşim.
Nasıl yenildin o kahrolası kalp krizine.

Bir anda kendimi yapayalnız hissettim.

Ömrümüzün yetişkinlik - orta yaş dönemlerinde uzak düştük. Dünyanın öbür ucuna gittin. Yüksek lisans doktora yapıp dönecektin. Dönmedin. Orda tanışıp sevdiğin Tayvan lı yengemizle evlendin. Ve oraya yerleştin. Kaldın oralarda.. yıllar yıllar geçti görüşemedik. Çok uzak düştün. Ve sonra işte kahrolası ölüm haberini aldım.

Emeklilikten sonra bari aynı yerde buluşuruz diye konuşuyorduk telefonda. Egede küçük bir sahil kasabası olabilir diyordun, ben de İzmir de olabilir diyordum. Çocuklar da büyümüş olurlar. Biz yine ülkeyi kurtarmaya devam ederiz kaldığımız yerden. diyordun  gülerek. Güzel bir hayalden öte çok güzel bir umuttu benim için. Bu umudum paramparça oldu.

Tanıdığım en iyi kalpli,  en dürüst, en vicdanlı insandın. Ve hayattaki en kral arkadaşımdın.
Birbirinin omuzunda ağlayabilen, yanında kendin olabildiğin  çok özel dostlardandık.

Gençlik yıllarımda, üniversite yıllarımda en yakın arkadaşım oldun. En güzel dostluğu, arkadaşlığı seninle yaşadım.
Muhafazakar değerlere saygılı, özgürlükçü demokrat yapın ile Levent Gültekin e,  yine demokrat, sakin, bilge duruşun ile Hasan Cemal i andırıyordun güzel kardeşim.

Yurt dışı yüksek lisans-doktora sınavını kazanmıştın. artık biraz sevinsen mutlu olsan demiştim de sen her zamanki hüzünlü halinle “bu başarımı müjdeleyeceğim annem yok.” Demiştin  gözyaşları içinde. Annem ne kadar sevinirdi, gururlanırdı demiştin.

Ateşler içinde yatakta kıvranırken Akif arkadaşın telefonu ile öğrendim kahrolası haberi. Pat diye söyledi Akif. Hem de ne yazık ki 3 ay olmuş. İlk tepkim, ne diyorsun, ne saçmalıyorsun. Nasıl olur ya. Nasıl ölür. İnanmıyorum. İnanamıyorum.
Ortak tek tanıdığımız mesut sen olduğun halde o şokla yine soruyorum deli gibi  hangi Mesut? Hala inanamıyorum.  Sonsuz bir boşluğun içine düşer gibi oldum. İnanmıyorsan internetten bak istersen dedi.
Akif şakacı makacı ama böyle bir şeyin de şakası yapılmaz ki diyorum kendi kendime.

Sonra işte vefat ilanını, mesajları gördüm. Kahroldum. Şok oldum. Aman allahım doğruymuş. Hemen telefonunu aradım oğlun Yunus çıktı. Ben hala deli gibi where is your dad diye soruyorum. Hala kabullenemiyorum. Haber doğru mu diyorum .  dead.. heart attack.. sözleri beynime balyoz gibi indi.  
Sonra diğer görüşmeler. 

Evet doğru işte. Öldü malesef. Sapasağlam arkadaşım,  gencecik yaşında öldü işte.  Bu kadar basitmiş.

Bu büyük acı yetmezmiş gibi bir de haberi bu kadar geç aldığıma daha fazla kahroldum. Daha fazla tutamadım artık kendimi.
Çok büyük bir acı içinde bıraktın.

Allahtan rahmet diliyorum sana güzel kardeşim.
Sevgili Eşine, aslan gibi çocukların İrfan ve Yunus a sabırlar diliyorum.