30 Ekim 2021 Cumartesi

AHMET KAYA Hoşçakal İki Gözüm – Birol Öztürk


Okudum bitti. Hüzünlendim duygulandım. 

90 lı yıllar.. pek çok siyasi cinayetlerin işlendiği yıllar.
10 şubat 1999 magazin gazetecileri derneği nin ödül töreninde Ahmet Kaya yaptığı konuşmada “Kürtçe bir şarkı yapacağım” deyince çatallar bıçaklar fırlatılıyor, Onuncu yıl marşı eşliğinde "dışarı dışarı" tezahüratları yapılıyor.
Ondan sonra bu ülkede yaşayamaz hale getirildi Ahmet Kaya. Bir insanı diri diri yaktılar adeta. Ana akım medya yayınları,  bu yakma işinde ateşe odun taşıyan  gönüllülerden oldu.
Gazete manşetleri , haber başlıkları ;
“ayıp ettin gözüm”,  “vay şerefsiz”,  “yuh”, “Bölücü yavşak duruşmada terledi”
Bu acıya üzüntüye çok dayanamadı Ahmet Kaya. 2 yıl geçmeden 16 kasım 2000 de paris te öldü. 1957 doğumlu olduğuna göre daha 43 yaşındaydı öldüğünde.
Bu ülkedeki Kürt nefreti, Kürtçe nefreti bir türlü bitmiyor yok olmuyor ne yazık ki.
43 yaşımı geçeli yıllar oldu. Kısacık yaşamında ne çok hüzün keder yaşadı sevgili Ahmet.
Bütün yaşamım boyunca en çok dinlediğim birkaç sanatçıdan biridir sevgili Ahmet Kaya. İlk gençlik yıllarımda ne çok Ahmet Kaya dinlerdik. Bazen sabahlara kadar bıkmadan usanmadan aynı kasedi dinlerdik kardeşimle beraber. Gençliğimin baharına denk gelen ve bütün ülkeyi saran  Ahmet Kaya rüzgarı. Her yeni çıkan kasedi büyük olaydı, heyecandı, mutluluktu.

Altı çizilenler ;

Yılmaz Güney de Ahmet Kaya da iki metre kare yer bulamadı bu ülkede.
Şayet bir gün olur da Paris’e yolun düşerse, elbette tadını çıkart o muazzam kentin. Eiffel’e çık, Şanzelize de dolan, Concort Meydanı’nda fotoğraf çekin, Louvre Müzesi’ni muhakkak gör.
Ama daha önemlisi dilinde bir Ahmet Kaya şarkısıyla Pere Lachaise’ye git. (sf:39)

İnsanlar çok rahat ‘ben Laz’ım, Çerkez’im, Rum’um diyor. Ama biz Kürt’üz diyemiyoruz. Eğer bizi bunun için yargılayacaklarsa yargılasınlar. (sf:103)

Kırk iki yaşıma kadar bu ülkede Türkçe düşünmüş, Türkçe şarkılar yapmış ve Türkçe söylemiş birisiyim. Kendisini hiçbir yere ait görmeyecek kadar dünyalı, duygularını hiçbir biçimde daraltmayacak kadar evrensel yaşayan bir müzik adamıyım. Dünyanın bütün dillerini dinlerini-uluslarını ve onların kültürlerini, inançlarını ve şarkılarını sevecek ve höşgörüyle bakacak kadar büyük bir yüreğin sahibiyim. (sf:132)