25 Eylül 2018 Salı

BİT PALAS –ELİF ŞAFAK


İlginç, değişik ve çok güzel bir roman..

Romanın ana karakteri - Bonbon Palas apartmanı ve sakinleri.. 
İstanbul da bir apartman. 88 no.lu. 10 daireli.. 
Dönem, 1960 -70 li yıllar gibi..
Apartmanın her dairesinde yaşayan insanlar… biribirnden farklı bambaşka yaşamlar…
bu insanların kişilikleri, takıntıları, korkuları, inançları, hayata bakışları, ilişkileri, v.s….
Apartmanın kendisi de bir roman kişisi gibi … 
Apartmanın geçmişi, eski sahipleri, v.s..
Anlatıcı - daha çok 7 numaradaki üniversite hocası…
Agripina Fyodorovna Antipova : apartmanın sahibi. 1920 yılında ekim devriminden sonra Türkiye ye kaçan generalin karısı. İstanbulda bir süre yaşadıktan sonra Fransaya yerleşiyorlar.
3 numara :  kuaför cemal&celal  -- Zıt mizaçlı ikiz kardeşler
Biri, çok konuşuyor. Diğeri, hiç konuşmuyor.
Hayatında bir kez bile hazırcevap olamamış, kimseye laf yetiştirmeyi becerememiş kuaför celal..
1 numara : kapıcı dairesi - Kapıcı Meryem, eşi Musa, oğlu Muhammet
4 numara : Ziya ve Zeren Ateşmizacoğlu ve çocukları - Aşırı evhamlı bir aile
Zeren – 56 yaş. – emekli kimya öğretmeni
Ziya Ateşmizacoğlu – 50 yaş. – aşırı evhamlı
Küçük kız - Zeliş Ateşmizacoğlu -23 yaş- aşırı evhamlı. Bu evhamlardan dolayı yüzü lekelerle dolu.
Abisi Zekeriya -33 yaş.
Büyük kızları Zeynep -31 yaş.
5 numara : Hacı hacı, oğlu, gelini ve torunları. Sürekli torunlarına masallar anlatıyor.
7 numara: üniversite hocası - Eşinden boşanmış tek yaşıyor. Çapkın, yakışıklı.
8 numara : Mavi metres - 22 yaşında , bakımlı, seksi.
6 numara: Metin Çetin ve karısı Nadya.
2 numara : Üniversite öğrencisi Sidar ile köpeği Gaba.
9 numara : Hijyen Tijen ile kızı Su - Kronik düzeyde temizlik hastalığı olan 
10 numara : Madam teyze - Hiçbir şeyi atamayan her şeyi biriktiren çöp ev sahibi.

Kitaptan ;

“İnsanı kirleten ağzına giren değildir. Ağzından çıkandır insanı kirleten.”

“Gelenekçi kadınların temizlikleri, evin düzenini korumak adına yapılan bir faaliyet değil, düzenin ta kendisidir…”

“Mesele de buydu zaten, bu aynılık…

Çünkü yerleşmek üzere yeni, yepyeni bir yere gidip de, eski hayatının solgun çehresiyle karşılaşmak orada, hayal kırıklığı yaratır insanda.”

“Bir insanın acısını yürekten paylaşabilmemiz için, bizimle aynı hakikati paylaşıyor olması gerekir öncelikle.”

“Ölüme bunca yakın olan yaşlılarla ölüme bunca uzak olan çocukların intiharları kadar kafa karıştırıcı bir şey yoktur.”

“Korkunun bile bir son merhalesi, doyma noktası vardır. Evhama gelince, o dipsiz bir kuyunun ağulu suyudur. Ne bir doz aşımı, ne de kendine özgü bir panzehiri vardır. Korkunun kaynağı ne kadar somut ve malum ise, bir o kadar soyut ve müphemdir evhamınki de. Bu yüzden insan, niçin korktuğunu zorlanmadan tespit edebildiği halde, tam olarak neden ötürü hep böyle evhamlı gezdiğini saptayamaz.”

”…haklı olabilirler. Endişelenmeye başladığımda, nerede ne zaman ne söylemem gerektiğini karıştırdığımda, insanların bakışlarından korktuğumda, insanların bakışlarından korktuğumu belli etmemeye çalıştığımda, tanımak istediğim birine kendimi tanıtmak istediğimde, aslında kendimi ne kadar az tanıdığımı bilmezden geldiğimde, geçmiş canımı yaktığında, geleceğin de daha ala olmayacağını kabullenemediğimde; ne bulunduğum yerde ne de göründüğüm insan olmayı içime sindirebildiğimde… saçmalarım. Hakikatten ne kadar uzaksa, yalandan da o kadar uzaktır saçmalık. yalan, hakikati tersyüz eder. Saçmalık ise, yalanla hakikati ayırt edilemeyecek biçimde birbirine lehimler.”
------------------------------------

          Kendisiyle yapılan bir röportajda Elif hanımın söylediği şu sözler çok çarpıcı geldi bana ;
"Bu yüzden kitaptaki temalardan biri de iç–dış ayrımı. Mesela romanda apartmandakileri sürekli rahatsız eden bir çöp kokusu var. Ama o çöp kokusunun dışarıdan geldiğinden çok eminler. Çünkü hep dışarısıdır ya pisliğin, belirsizliğin, tekinsizliğin alanı.
Nedense kendi durduğumuz yeri öyle tanımlamayız."


16 Eylül 2018 Pazar

bir hayat bir hayata değer - AHMET ALTAN



"Bence ya hep ya hiç olmalı! Bir hayat başka bir hayata değer. Ben sana hayatımı veriyorsam, sen de bana hayatını vereceksin... Hem de artık bir daha pişmanlık duymadan, onu geriye de almadan, diye düşünürüm. Yoksa hiçbir şey olmasın daha iyi."

Sevgili Ahmet Altan dan harika bir kitap.
Ahmet Altan ı okumayı çok seviyorum. Her yazısını, her kitabını okumaktan keyif alıyorum.
Geçmişten bugüne okumaktan keyif aldığım yazarlar listesinde yerini koruyan ender birkaç yazardan biri.
Bir deneme kitabı. Bunu da büyük keyifle okudum. Altını çizdiklerim o kadar çok oldu ki. nerdeyse tüm kitabın altını çizecektim.
Tarihi kişiler, ünlü edebiyat yazarları, sanatçıların özel yaşamları, şaşırtıcı sırları, aşkları, hayal kırıklıkları, zayıflıkları.. 
insanın, erkeğin, kadının doğası, duyguları...
aşkın güzelliği, karanlık tarafı, v.s..

insan ruhunun efendisi Tolstoy..
Dostoyevski –Suç ve Ceza - Raskolnikov
Turgenyev – Babalar ve Oğullar – Bazarov
Alexandre Dumas - Kamelyalı Kadın
Gustav Flaubert - Madam Bovary