8 Mart'ın üzerinden epey geçti ama yine de duygularımı yazmak istedim.
Tarkan'ın 8 Mart üzerine söylediği sözler kamuoyunda çok etkili oldu. Bu yıla damgasını vurdu. Vicdan ve merhamet duygusu olan tüm insanların yüreğine su serpti. Duygularına tercüman oldu.
Toplumun ikiyüzlü sahtekarlığını o kadar güzel bir üslupta dile getirdi ki.
Bu güzel sözleri için, sosyal sorunlara, çevre sorunlarına duyarlılık gösterdiği için Tarkanı tüm kalbimle alkışlıyorum.
Örnek bir insan. Örnek alınacak iyi kalpli bir güzel insan..
Bir yanda bütün işi gücü, daha fazla reyting, daha fazla popüler olmak, daha fazla para kazanma olan sanatçılar.. Şöhretten paradan başka hiçbir şey düşünmeyen sanatçılar.. Ürettiği sanatı da sadece para ve şöhret için yapan sanatçılar..
Öte yanda insanlığa katkıda bulunmak, insanları mutlu etmek, eğlendirmek, insanların insani ve estetik duygularını geliştirmek v.s gibi güzel amaçlarla sanat üreten sanatçılar.
Elbette insanın para ve şöhret istemesi çok doğal.. bunda bir kötülük yok. kötü olan, çirkin olan salt para ve şöhret için yaşamak. Bunun dışında hiçbir sosyal soruna, hiçbir çevre sorununa karışmamak umursamamak ilgilenmemek..
Bir yandan sanatını icra ederken, öte yanda sosyal sorunlara, çevre sorunlarına duyarlılık göstermek mümkün.
Bunun güzel bir örneğini sunuyor Tarkan.
İyi ki Tarkan gibi gurur verici değerlerimiz var..
İşte Tarkanın o güzel mesajı;
"8 Mart Dünya Kadınlar Günü, aslında takvimimizin çok derin acılarla yüklü bir günüdür ve kutlanacak bir gün de değildir bence…
Anneyi, anneliği kutsal sayan bu toplumda erkekler ne yazık ki hâlâ kadınları, kızları öldürüyor! Bu çelişkiyi anlamak mümkün değil!
Bir yandan annesini, anneliği kutsuyor; diğer yandan başka annelere, anne adaylarına işkence ediyor, dövüyor. Hatta emeklerini sonuna kadar sömürüyor. Onların özgürlüğünü ellerinden aliyor.
Kutsalla namus arasında sıkışmış bir erkekliğin zorbalığı tetikleyen hastalıklı zihnidir bu…
Öyle bir erkek zihni oluşturulmuş ki, sadece kendi var oluşunu kabul ediyor; yakınlarındaki kadınlara, kendi izni ve onayı dışında var olma, gelişme, düşünme, hissetme, konuşma şansı tanımıyor... Onaylamadığı bir durumla karşılaşınca da, zihninin doğruladığı herhangi bir gerekceye sığınıp onlara her türlü şiddeti uyguluyor, hatta öldürüyor, bazen de diri diri toprağa gömüyor…
Bu günün kutlanması için;
Erkek zulmüne uğramakta olan bütün kadınların acılarının dinmesi, ölüm ve şiddet riskinden kurtulmaları, çocuk gelinlerin kurtarılmaları ve bütün kadınların özgürleşmeleri gerekir...
Hukukun, şiddete maruz kalan kadınları daha fazla desteklemesi gerekir...
Hepimizin, kadınlara uygulanan şiddete karşı bilinçlenmesi ve sonuna kadar savaşmasi gerekir...
8 Mart, ancak o zaman kutlanacak bir gün olur..."
8 Mart'ın anlamı yada anlamsızlığı üzerine benim de duygu ve düşüncelerimle örtüşen harika bir yazıyı da Yazgüneşi Neslihanın bloğunda okudum. Okumak için TIK TIK.
"8 Mart Dünya Kadınlar Günü, aslında takvimimizin çok derin acılarla yüklü bir günüdür ve kutlanacak bir gün de değildir bence…
Anneyi, anneliği kutsal sayan bu toplumda erkekler ne yazık ki hâlâ kadınları, kızları öldürüyor! Bu çelişkiyi anlamak mümkün değil!
Bir yandan annesini, anneliği kutsuyor; diğer yandan başka annelere, anne adaylarına işkence ediyor, dövüyor. Hatta emeklerini sonuna kadar sömürüyor. Onların özgürlüğünü ellerinden aliyor.
Kutsalla namus arasında sıkışmış bir erkekliğin zorbalığı tetikleyen hastalıklı zihnidir bu…
Öyle bir erkek zihni oluşturulmuş ki, sadece kendi var oluşunu kabul ediyor; yakınlarındaki kadınlara, kendi izni ve onayı dışında var olma, gelişme, düşünme, hissetme, konuşma şansı tanımıyor... Onaylamadığı bir durumla karşılaşınca da, zihninin doğruladığı herhangi bir gerekceye sığınıp onlara her türlü şiddeti uyguluyor, hatta öldürüyor, bazen de diri diri toprağa gömüyor…
Bu günün kutlanması için;
Erkek zulmüne uğramakta olan bütün kadınların acılarının dinmesi, ölüm ve şiddet riskinden kurtulmaları, çocuk gelinlerin kurtarılmaları ve bütün kadınların özgürleşmeleri gerekir...
Hukukun, şiddete maruz kalan kadınları daha fazla desteklemesi gerekir...
Hepimizin, kadınlara uygulanan şiddete karşı bilinçlenmesi ve sonuna kadar savaşmasi gerekir...
8 Mart, ancak o zaman kutlanacak bir gün olur..."
8 Mart'ın anlamı yada anlamsızlığı üzerine benim de duygu ve düşüncelerimle örtüşen harika bir yazıyı da Yazgüneşi Neslihanın bloğunda okudum. Okumak için TIK TIK.
Benim Tarkan sevgim bir başkadır herkes bilir :)
YanıtlaSilAma müziği, sanata bir tarafa bırakınca onu insan olarak da çok seviyorum. İyi ki var, iyi ki kendi yolunda gidiyor ne güzel!
@ Muzurella !hımm bir başkadır derken? :)) sizi gidi...:)
Silevet iyi ki var..
Bu son günlerde hiç takip edememiştim gündemi.Paylaşımın için teşekkürler.Tarkan'ın yeri ben de bri ayrıdır.Gerek müziği,gerek duruşu,gerek üstlendiği misyon ve mantıklı açıklamalarıyla ben de takdir duygusunu uyandıran sanatçı.İyi ki var:))
YanıtlaSilMesaj anlam itibariyle çok yoğun derin güzel manalar çıkarılabilecek bir açıklama.Ağzına sağlık.senin de yüreğine:)
@ Şükran ! güzel yorumun için teşekkürler...
Sil