Bir Aşk Sayfası Emile Zola
Livaneli
nin Kardeşimin Hikayesi romanını bitirdikten sonra kitaplıktan tesadüfen
seçtiğim bu romanın hikayesi de ne ilginçtir ki çok benzer bir acıyı işliyordu.
Aşkın karanlık yüzü.. insanı acılara boğan, bazen delirten çıldırtan
bazen mahveden bazen öldüren yüzü.
Günlük yaşamını sürdürürken, bir ateş parçası, aniden hiç habersiz
yüreğine düşer ve günden güne büyüyen bir alev gibi seni yakıp kavurmaya başlar.
Karasevda da denilen imkansız, zamansız aşklar, insanları acılar içinde
kıvrandırarak yaşatabiliyor. Böyle bir acıya maruz kalanların kimisi bu
acılardan kurtulmak için Helene gibi kendisini dine vererek,toplumun onay verdiği
bir evlilik yaparak unutmaya çalışır, kimisi de Livaneli nin karakteri Mehmet
Aslan gibi kendisini duygulardan, insanlardan soyutlayarak kurtulmaya çalışır.
Genç
güzel ve dul bir anne. Helene.
10 yaşında bir kızı var. Jeanne.
Komşuları Doktor Henri Deberley eşi Juliette ve bir çocukları var.
Evliliklerinde pek sorun olmayan bir aile.
Doktor Deberle ile Helenenin yüreklerine aşk alevi düşüyor. Helene epey
bir süre kaçınmaya çalışsa da dayanamayacak bir noktaya geliyor. Ve ondan sonra
gelen vicdan azabı ve acı dolu günler..
Helene aşk uğruna bütün dürüstlüğünden vazgeçiyor. Rahatlıkla yalan
söylemeye başlıyor. Romanda dikkatimi çeken önemli bir nokta. Helene’nin 10
yaşındaki çocuğu Jeanne annesini esir alıyor adeta. “Benden başka kimseyi
sevmeyeceksin. Benden başka hiç kimse seni sevmemeli.”
Annesini başka birine karşı en küçük sevgi yaklaşımı içinde gördüğü
zaman ona acı çektirmek için elinden geleni yapıyor.
Çok geç yaşlarımda şunu anladım ki, insan sınırlarını korumazsa, en
yakınları dahi kardeşi, eşi, anne babası, çocuğu bile kendisini sömürebiliyor,
haksızlık edebiliyor. Bilerek veya farkında olmayarak. Ne yazık ki bu gerçeği
çok geç fark ettim. Hikayedeki anne kız ilişkisinde de bunun bir örneğini
görmek mümkün.
Kitapta dikkati çeken ilginç noktalar;
Romanın yazıldığı dönemde Paris in nüfusu, 2 milyon
Yağmur yağdığında sokaklar çamur içinde kalıyor.
Isınmak için odun sobası, aydınlatma için gaz lambaları kullanılıyor.
10 yaşındaki çocuğa kahvaltı olarak kızarmış ekmek ve sütlü kahve
verilmesi.
Eyfel
kulesi herhalde henüz yok ki hiç söz edilmiyor. Birkaç tane başka kuleden söz
ediliyor.
ya ben deli gibi klasik okurum ya.
YanıtlaSilzoladan okudum çok.
ama bunu atlamışım sanırım.
ne konu beee.
:)
@Deep ! :) evet deep, ben de zolanın diğer pek çok romanını okumuştum. bunu okumamıştım. klasiklerin tadı bir başka gerçekten..
SilEvet Zola bu romanını yazdığı dönemde henüz Eyfel yok.
YanıtlaSilTespitler güzel...
Resim taglerine dikkat eden sevgili okuyucum :)
@Sinem ! evet sonra google dan baktım öğrendim.
Silbeğenmene sevindim.
bu arada bloguma hoşgeldin..
resim tagleri.. :)
çocuğun kahvaltısı pek cool :)
YanıtlaSilama serkancım hep acılardan gidiyosun biraz eğlenceli bir şeyler okumanın zamanı gelmiş :)
@Muzurella! öylemi ya? çok mu acılardan gidiyorum. :))
Silama biz acı seviyoruz ya her nedense.:)yemekte bile acı yoksa lezzet yok benim için. :)
eğlenceli neşeli bir şeyler de okuyorum arada. mesela senin blogunu okuyorum.
Öncelikle merhaba,
YanıtlaSilUzun süre oldu görüşmeyeli:)
Bu kitap önerin çok ilgimi çekti. Tavlayan sonda yer verdiğin kitapta öne çıkan maddeler oldu:)
Fırsat bulursam okuyacağım^^
Sevgiler.
@nini ! merhabalar nini. hoşgeldin. ne güzel senle karşılaşmak...özledik seni valla...sesini duymuş gibi oldum..
Silkitap.. evet güzel.. klasiklerin ayrı bir tadı var..
Dün akşam bitirdim.Tam bir klasik, insan duygularını ve Paris'i çok güzel anlatmış.Küçük kız ve duyguları, olayları algılayış biçimi, terkedildiğini düşünmesi, yalnız aşka muhtaç bir kadın.Birde düzeni yerinde doktor, Helene kendini kaptırıyor.Ama oyun bitti romanındaki gibi kadını acı son bulmamış Emily Zola tasvirler çok hoş
YanıtlaSilSiz yazınca hatırladım romanı.
SilEvet boşuna klasik denmiyor bu büyük yazarların eserlerine.
Bu arada bloguma hoşgeldiniz.
Selamlar
Şimdi elime alıyorum...
YanıtlaSil