Bundan tam 2 yıl önce 16 ocak 2012 günü ilk yazımı
yazarak bloğumu açmışım. Kime hitap ettiğimi hiç bilmeden yazmıştım. Kendi
doğum tarihimi tam olarak bilmediğimden midir bilmiyorum doğum günleri ile pek
aram olmadı. Yine de bu yüzden midir acaba burçlarla da pek aram olmadı. Bu
burçların bir anlamı var mı yok mu hala emin değilim. Kendi doğum günümü
kutlayamıyorum bari blogumun doğum gününü kutlayayım dedim. Yine gününde
kutlayamadım. Dün yazarken bir akrabanın ölüm haberi nedeniyle yarım kaldı. Galiba
evren de pek yol vermiyor.
Yaşadığım evlilik sorunları, yaşadığım şehir, çalıştığım işyeri, içine doğduğum aile-akrabanın insanı boğan muhafazakar kültürü, v.s ile ilgili karamsar duygular içinde kendimi çok mutsuz hissettiğim bir dönemdeydim. Bir kapana kısılmışlık duygusu içerisindeydim. İstemediğim bir yaşamın içinde isteksiz keyifsiz sürüklendiğimi hissediyordum. Böyle bir yaşam değildi istediğim. Çok daha iyi, daha özgürce bir yaşamı hak ettiğimi düşünüyordum.
Böyle bir dönemde okuduğum bir gazete yazısı aniden beynimde bir şimşek çaktırdı. “mutsuzsanız hayatınızda değişiklikler yapın” başlıklı bir yazıydı. Yazıda pek çok öneriler vardı. Spor yapın, zayıflayın, blog açın, v.s gibi. Yaşamımda yapabileceğim değişiklikler elbette vardı. Bunları not alarak bir liste oluşturdum. Ve adım adım uygulamaya başladım. Bir tanesi de blog açmaktı. Yaşamla ilgili özel sıkıntılarımı, problemlerimi en yakın arkadaşlarımla dahi konuşmak pek tarzım değil. Görüşme buluşma anlarını mutlu neşeli geçirmeyi daha çok tercih ederim. Bunları yazamazdım. Blogda ne yazarım ki acaba diye düşünürken en azından okuduğum kitaplar üzerine düşüncelerimi paylaşabilirim diye düşündüm. Ve bu blogu açtım.
Bloga başladıktan bir süre sonra hissettiğim şey, burada bambaşka bir dünya varmış. Bir paralel evren adeta. :) Günlük yaşam içerisinde sanat, kültür, estetik, edebiyat, v.s ile iç içe yaşayan insanlara da çokça rastlamak pek mümkün olmuyor çoğu zaman. Günlük yaşama göre daha seviyeli, daha kültürlü, daha aydın insanlarla dolu blog dünyası.
Yazmak kendini açmaktır biraz. Ve yazan insan kendi ruhunu açar biraz. En doğal halini masum, çıplak, maskesiz bir şekilde dürüstçe sunar. Günlük yaşam içerisinde çok yaygın olarak rastladığımız ikiyüzlülük, yalan, dürüst olmama gibi hallere pek rastlanmaz burada. Böylece ruhunu yakın hissettiğin insanları daha rahat seçebiliyorsun. Sevgili Doğan Cüceloğlu’nun deyimiyle can cana bir ilişki, bir dostluk, arkadaşlık paylaşabiliyorsun.
Öncelikle severek okuduğum, izlediğim muzurella, dayatmalarda kayboluş, mavikalemdekiler, nehirida, şanzelize bulvarı, Listies, sade ve derin, express yourself, ben sustum onlar konuştu, süperselma, nini nin kelimeleri, yaz güneşi, ipekböceği, evde yazar bloglarının yazarlarına, blogumu okuyan, yorum bırakan tüm blog dostlarına, izlediğim halde ismini yazmayı unuttuğum tüm blog yazarlarına selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Yaşadığım evlilik sorunları, yaşadığım şehir, çalıştığım işyeri, içine doğduğum aile-akrabanın insanı boğan muhafazakar kültürü, v.s ile ilgili karamsar duygular içinde kendimi çok mutsuz hissettiğim bir dönemdeydim. Bir kapana kısılmışlık duygusu içerisindeydim. İstemediğim bir yaşamın içinde isteksiz keyifsiz sürüklendiğimi hissediyordum. Böyle bir yaşam değildi istediğim. Çok daha iyi, daha özgürce bir yaşamı hak ettiğimi düşünüyordum.
Böyle bir dönemde okuduğum bir gazete yazısı aniden beynimde bir şimşek çaktırdı. “mutsuzsanız hayatınızda değişiklikler yapın” başlıklı bir yazıydı. Yazıda pek çok öneriler vardı. Spor yapın, zayıflayın, blog açın, v.s gibi. Yaşamımda yapabileceğim değişiklikler elbette vardı. Bunları not alarak bir liste oluşturdum. Ve adım adım uygulamaya başladım. Bir tanesi de blog açmaktı. Yaşamla ilgili özel sıkıntılarımı, problemlerimi en yakın arkadaşlarımla dahi konuşmak pek tarzım değil. Görüşme buluşma anlarını mutlu neşeli geçirmeyi daha çok tercih ederim. Bunları yazamazdım. Blogda ne yazarım ki acaba diye düşünürken en azından okuduğum kitaplar üzerine düşüncelerimi paylaşabilirim diye düşündüm. Ve bu blogu açtım.
Bloga başladıktan bir süre sonra hissettiğim şey, burada bambaşka bir dünya varmış. Bir paralel evren adeta. :) Günlük yaşam içerisinde sanat, kültür, estetik, edebiyat, v.s ile iç içe yaşayan insanlara da çokça rastlamak pek mümkün olmuyor çoğu zaman. Günlük yaşama göre daha seviyeli, daha kültürlü, daha aydın insanlarla dolu blog dünyası.
Yazmak kendini açmaktır biraz. Ve yazan insan kendi ruhunu açar biraz. En doğal halini masum, çıplak, maskesiz bir şekilde dürüstçe sunar. Günlük yaşam içerisinde çok yaygın olarak rastladığımız ikiyüzlülük, yalan, dürüst olmama gibi hallere pek rastlanmaz burada. Böylece ruhunu yakın hissettiğin insanları daha rahat seçebiliyorsun. Sevgili Doğan Cüceloğlu’nun deyimiyle can cana bir ilişki, bir dostluk, arkadaşlık paylaşabiliyorsun.
Öncelikle severek okuduğum, izlediğim muzurella, dayatmalarda kayboluş, mavikalemdekiler, nehirida, şanzelize bulvarı, Listies, sade ve derin, express yourself, ben sustum onlar konuştu, süperselma, nini nin kelimeleri, yaz güneşi, ipekböceği, evde yazar bloglarının yazarlarına, blogumu okuyan, yorum bırakan tüm blog dostlarına, izlediğim halde ismini yazmayı unuttuğum tüm blog yazarlarına selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
nice nice yıllara sevgili dost...
YanıtlaSilTeşekkürler muhtarım.. sizin dostluğunuzu kazanmak bir onurdur...
SilNice yıllara yaşlara yazmıyorsam da zaman zaman uğrayıp okumaya çalışıyorum sizleri :) Ben Carywomanrosemary :)
YanıtlaSil@ ceren ! bu siz miydiniz? çok sevindim. arada uğrarsanız sevindirirsiniz.. ilk blogcan dostlarındansınız.. bloga tekrar başlarsanız seviniriz. selamlar...
SilDoğum gününz kutlu olsun o halde... Nice yıllara :)
YanıtlaSilBlog alemi ile ilgili yazdıklarınıza tamamiyle katılıyorum.. Bence burada herkes "kendi" gibi..
@kahve telvesi! Teşekkürler....hep birlikte...
SilBen boşuna Blog Can demiyorum :) Kelimelerin özgürce dolaştığı, yazarken ülkeden ülkeye, şehirden şehre götüren daima aynı noktada olsak bile, nice doğal ve keyifli yazılar dilerim :)
YanıtlaSil@Sui ! Teşekkürler blogcan.. :) hep birlikte umarım..
SilNice yıllarınız ve güzel yazılarınız olsun inşallah...
YanıtlaSil@Gülev ! Teşekkürler.
SilNice yaşlara olsun diyorum. Ne de güzel anlatmışsınız blogosferi, ben de benzer hisler içindeyim. Burada yüzlerini görmediğim, seslerini duymadığım ama iç dünyalarına dokunabildiğim o kadar değerli insan var ki..
YanıtlaSilSeverek okudum bu duygusal yazıyı; sonlara geldiğimde benden de bahsetmeniz ise sürpriz oldu gerçekten de, iyi ki varsınız siz de, kalalım hep buralarda, sevgiler:)
@evde yazar ! güzel yorumunuz için çok teşekkürler..
Silevet kalalım hep buralarda. sevgiler....
Çok güzel bir doğum günü yazısı olmuş. Bloglarda ben de normal yaşamdakinden daha aydın, kültürlü ve iyi insanlar tanıdım, bu tespitlerine katılıyorum. Burası da giderek güzelleşen bir blog :) Yazmanın ve okumanın anlamını kaybetmediği güzel zamanlara...
YanıtlaSil@ Narda ! Teşekkürler güzel yorumunuz için...
Siloleeeey iyi ki girmişsin paralel evreneee o zaman.
YanıtlaSilbi de okuma listene baktım da, evde yazarı tanımıyom sadece, sade ve serini de boşverirsek bak listen sağlam biliyon mu. hepsi arkadaşım onların ne kadro be. dream team gibi valla bak harbiyim.
:)
@ deep ! harika bir insansın.. yorumun bile neşelendiriyor insanı.. iyi ki varsın. iyi ki blog yazıyorsun.
Silblog arkadaşlığı bile olsa ne mutlu seninle arkadaş olmak...
Mutlu yıllar dilerim. Oldukça içten bir yazı olmuş. Ayrıca yorumunuz için de teşekkür ederim
YanıtlaSilNeden kimse bu konuda bişey söylemedi anlayamadım. Ters bişey düşündüğümü sanmıyorum
@ özii ! Teşekkürler özii..
Silters değil aksine çok değerli yazdıkların...
insanlar pek sevmezler alışılagelen düşünceleri sorgulamayı..