Yazılarını, kitaplarını ilgiyle okuduğum, etkilendiğim, sevdiğim önemli yazarlardan biri Sevgili Oya Baydar. Geçen dönem aldığımız Türkiyede Sosyoloji dersinde, önemli etkileyici çalışmalar yapan sosyologlardan biri olduğunu yeni öğrendim. daha bir sevindim. Artık aynı zamanda meslektaşım olan bir yazarı okuyorum.
2016 yılı 14 Haziran da Sülüklü Handa yaptığı söyleşi sonrası
kitabı imzalatmıştım.
Çatışmalar sürerken kimsenin yakınına gitmeye cesaret etmediği
2015 yılında bizzat yerine giderek Diyarbakır Surda neler oluyor, bu çatışmalar
neden oluyor diye sorgulayan, araştıran cesur bir düşünür, yazar ve sosyolog Oya
Baydar.
Diyarbakır Sur’a giderken birlikte gitmeyi teklif ettiği bir
arkadaşı şunları söyler;
“Görürsem ve gerçek senin anlattığın, onların
anlattığı gibiyse değerlerimi, düşüncelerimi değiştirmem gerekir, kendimle hesaplaşmam,
kendi mahallemi terk etmem gerekir; buna cesaretim yok” (sf:20)
Oya hanım kendisiyle ilgili de şunları söyler;
“Eskiden beri, bazen geç kalsam da hep sorguladım,
sadık militan olamadım, parti yöneticilerinin, örgüt şeflerinin gözünde hep
“kafası karışık yoldaş” kaldım. Kendini bir tarafla özdeşleştirmek, onun
hatasını, sevabını, yanlışını günahını hassas terazide ölçememek demektir” (sf:27)
“Gerçeğin bir yanına gözümü, yüreğimi kapatmayı ömür
boyu başaramadım, mümin ve mürit olamadım. Benim takımım, benim örgütüm, benim
partim diye yanlışa doğru, kötüye iyi diyemedim. Dediysem de, farkına varınca
yanlış gördüğümü reddettim, yanlıştaki payımı sorguladım” (sf:46)
“İnsanlar ezberlerinin bozulmasından korkarlar. Bir
bütünün parçası olmak, o bütünün ezberlerini tekrarlamak, itaat etmek rahattır,
güvenlidir. Sorgulamaya başlayınca hem rahatın bozulur hem de kendi mahallenden
kovulursun, yalnızlaşırsın” (sf:48)
Farklı bir mahallede benzer bir serüveni ben de yaşadım. Kendimi
içinde bulduğum, uzun yıllar sevdiğim, inandığım mahallemi, yine uzun yıllar
süren sorgulamalardan sonra, kafası
karışık hallerden sonra terk ettim. Buna ben de cesaret ettim. Türkiye gibi
ülkelerde bir mahalleye ait değilseniz yaşamınız oldukça bir zorlaşır.
Altı Çizilenler ;
Bilirsin, bazen başkalarının suçlarının ağırlığını
duyarız. O suçlarda, günahlarda payımız yoktur ama künyemiz suçlu muktedirlerin
nüfus kütüğünde yazılıdır, biliriz. En azından ötekilerin bizi öyle gördüğünü..
(sf:14)
Çatışma varsa iki taraf vardır ve savaşta kimse
temiz kalamaz.(sf:16)
Mazlumun, mağdurun temeldeki haklılığı onun
yanlışlarını da haklı kılmaz, hele de o yanlışlar insana zarar veriyorsa.
Mazlumun isyanına sonuna kadar hak vermemiz, başkaldırının haklı nedenlerini
anlamamız ahlaki bir kabuldür. Peki, haklı nedenler uğruna verilen mücadelede
yanlışlar, haksızlıklar, ihlaller yapılırsa, halk perişan edilirse görmezden mi
geleceğiz, mağdurun suçunu sineye mi çekeceğiz? (sf:47)
Haklı ve iyi amaca, haksız ve kötü yöntemlerle
varılabilir mi? “Hayatı sevdiğimizden ölüyoruz” sloganı “Hayatı sevdiğimizden
öldürüyoruz” anlamı da taşır. Kimse ölmemeli, kimseye zulmedilmemeli. Çatışma
varsa sokak ortasındaki kediyi kimin vurduğunu kesin olarak bilemezsin. (sf:52)
Başkaları adına utanç duymak karmaşık bir ruh
halidir. Benim başıma sıkça gelir. Ben yapmadım ki, bana ne diyemem. Reddetsek
de kendi suçumuz olmasa da, doğuştan mensup olduğumuz grubun yada ailenin
vicdani yükünü yükleniyoruz. (sf:56-57)
1915’le , Dersim’le, tehcirlerle, Kürtlere
yapılanlarla yüzleşemiyoruz. Kitle, yüzleşmekten korktuğu şeyi yok saymayı,
reddetmeyi yeğler; kendisi sorumlu olmasa bile kendi muktedirlerinin tarihte
işlenmiş suçlarını kabul etmeye yanaşmaz; çünkü vicdanına ağır gelir. Gerçeği
göstermeye, hatırlatmaya çalışanı da hain diye damgalayıp vicdan yükünden
kurtulur. (sf:57)
Ölüler üzerinden kazanılacak, hele de insanın feda
edilmesiyle sağlanacak zaferlere hiç inanmadım ben. Kan ve yıkım üzerine
kurulacak her düzen her iktidar ölümün kokusunu taşır. (sf:67)
Kin ve öfke kuşaklar boyu damla damla birikiyor,
sonra bir gün bir kıvılcım –son kıvılcım- düştüğünde yangın dört bir yanı
sarıyor. Birdenbire oldu sanıyoruz, küllerin altındaki ateşin için için
yandığını fark etmiyoruz. Savaşanlar hep hazırlar, hazır olmayan bizleriz; biz
sıradan insanlar. (sf:105)
Bütün muktedirler zafer ve iktidar uğruna insanları
harcarlar. (sf:119)
Mahallelilikle ilgili doğru şeyler söylemiş. Taraf tutan herkes bi' baksa kendine keşke akıl-vicdan süzgecinden.
YanıtlaSilBir mahalleye ait oldugunda huzur ve guven icinde yaşiyorsun. Sana belletilen düşunceleri , inanclari sorgulamak, akil vicdan suzgecinden gecirme gibi zahmetli islerle ugrasmak zorunda kalmiyorsun. Beynini yormak zorunda kalmiyorsun.
SilSelamlar blogunuzu takipteyim sizde blogumu takip edip son yazıma yorum yazarsanız çok ama çok mutlu olurum :)
YanıtlaSil