HALENİN HARESİ: ANA KARNINDAKİ BEBEKLE İLGİLENEN TOPLUM, DOĞAN ÇOC...:
Durumu ne güzel de özetlemiş Simone de Beauvoir, çocukların oluşumu ile ya da nasıl doğacağı ile ilgilenen toplumlar, doğum gerçekleştikten sonrası ile ilgilenmezler.
Çocukların, ülkede ki sağlık haklarından yararlanıp yararlanamadıkları ile ilgilenmezler. Sağlık hizmetinin her çocuğa eşit olarak ulaşıp ulaşmadığı ile ilgilenmezler. Eğitim sistemini çocukların gözünden oluşturmazlar. Eğitimde sayılar üzerine yoğunlaşır, çocukların hisleri ile ilgilenmezler. Çocukların eğitimi ile ilgilenirler ama cinsel eğitimi üzerine durmazlar. Cinsellik el yordamı ile nasıl olsa bulunacak bir şeydir. Çocukların sınav notları camlara asılır, altı devlet eliyle damgalıdır ama kimse çocukların sosyal başarıları ile ilgilenmez.
Aile içi şiddete uğrayan çocukları devlet aileden almaz, güvenliğini sağlayamaz. Onları koruyamaz. Tecavüze uğrayan kız çocuklarının medeni halleri ile ilgilenir de, yaralarını sarmaya, onları korumaya, başka kızların başına gelmemesini garanti etmez.
Dayak yiyen kadının, kendi yaşadıklarını yaşamaması için doğacak çocuğunu aldırma hakkını elinden alır ama karısını döven adama ceza vermez. Her türlü taşkınlık yaşaması konusunda erkeklerin sırtını sıvazlayanlar, kadınların birey olması söz konusu olduğunda ellerini kadınları bastırmak için kullanırlar.
Toplum kız ve erkek çocuğundan büyüdüklerinde farklı şeyler isterler. Hep bir beklenti üzerine hayatlarını kurmaları gerekecektir.
Erkek çocuk büyümeli, askere gitmelidir. Asker dönüşü mutlak bir işe girmelidir. Bu arada biriyle tanışmış olmalıdır ya da aileler tarafından kendisine uygun görünen kişi ile tanışmalı ve en kısa sürede evlenmelidir.
Kız çocuğunda da durum buna yakındır, evlenene kadar kariyer yapsa da evliliği ile kariyeri arasında kalması istenmez, kocasını ve yuvasını her şeyin üzerinde tutması beklenir. Kadın yuva kurdumu hemen çoğalması gerekir, bu bereketin göstergesidir. Evlenene kadar korumak zorunda olduğu namusu, evlendikten sonra da devam eder. Evli kadın istediği gibi davranmaz, çünkü artık hem kendi hem de kocasının namusunun bekçisidir.
Toplum evlenmeyi destekler, nasıl geçinecekleri ile ilgilenmez. Körpe kızlarını adamlarla evlendirirler, dayak, kumar, içki, kötü muameleyle ilgilenmez. Kocasıdır yapar der, hatta dayak yemenin kadının hatası yüzünden olduğunu düşünürler. Evlenen kadın ve erkek çocuk yapmalıdır. Doğacak çocuğa nasıl bakılacağı ile ilgilenmez. Çocuk bereketi ile gelir, kendi kendine büyür derler. Anne ve baba olmaya hazır olup olunmadığı sorulmaz.
Evet toplumlar ana rahmindeki yumurtayla ilgilenirler, onların nasıl büyüyeceği ile ilgilenmezler. Yumurtalarla ilgilenirler çünkü onları oy toplamak için potansiyel olarak görürler. Dünyaya göre ülkelerinde ki nüfus sayısı ile ilgilenirler. Nüfusunun sağlığı, ekonomisi, eğitimi, mutluluğu ile ilgilenmezler.
Kadınların, kendilerini var etmelerini istemezler, oysa kadınlar, okumalı, eğitim almalı, kariyer yapmalı, kişisel gelişimlerine önem vermeli ki sağlıklı, mutlu, başarılı nesiller oluşturabilsinler. Bu nedenle de zaten baskı altında büyüttüğümüz kız çocukları, bırakın ergen olduktan sonrasında da, yetişkin olarak kabul edilmeli ve hayatı ile kararlarının da ona saygı duymalıyız.