Bir Türkiye hikayesi.
Ülkenin sıradan günlük siyasi sosyal
yaşamı, hiçbir kurgu katılmasa bile bir
gerilim filmi gibi.
Bu ülkede yaşamak bir gerilim filminin içinde yaşamak gibi.
Derin devletin beslediği çeteler… susurluk
çeteleri, mafyalar, aşiretlerin egemenlik savaşları, gerçekleri ortaya
çıkarmaya çalışan namuslu gazeteciler, siyasi cinayetler, suikastlar, hukuktan, adaletten uzaklaşan devletin çürümesi..
Bütün bu sorunların kaynağı bir türlü çözüme
kavuşturalamıyan kürt sorunu.
Yıllar yılı Kürtlere karşı sürdürülen inkar,
asimilasyon politikaları. Acımasız şiddet ve terör. Operasyonlar, terörle
mücadele. Her gün onlarca ölü bedenler. Acılar, gözyaşları, nefret ve kin,
intikam yeminleri, kanı yerde kalmayacak sözleri, v.s… kısır döngü..
Bu kısır döngüden kurtulmayı öneren akıl ve vicdan
sahiplerine kulak verme yerine susturulmaları, kaale alınmamaları ne hazindir.
Gazeteci Adnan bey .. hayatın monotonluğundan bezmiş
bir gazeteci
Funda – Adnan ın eşi,
Umut –oğlu
Doğan- üvey kardeşi – derin devletin piyonu,
tetikçi
Altı çizilenler ;
Yaşamı mutluluğa indirgeyenler de ruhsal açıdan yoksul
kimselerdir. Ruh zenginliğini kazanmış olanlar, yaşamı acısıyla, mutluluğuyla,
ihanetiyle, çirkinliğiyle kabul edenlerdir. Onlar ki kaybetme sanatını
öğrenmişlerdir, bu yüzden yaşama katlanabilme yeteneğini geliştirmişlerdir. /sf
:361