İlginç, değişik ve çok güzel bir roman..
Romanın ana karakteri - Bonbon Palas apartmanı ve sakinleri..
İstanbul da bir apartman. 88 no.lu. 10 daireli..
Dönem, 1960
-70 li yıllar gibi..
Apartmanın her dairesinde yaşayan insanlar… biribirnden farklı bambaşka yaşamlar…
bu insanların kişilikleri, takıntıları, korkuları, inançları,
hayata bakışları, ilişkileri, v.s….
Apartmanın kendisi de bir roman kişisi gibi …
Apartmanın
geçmişi, eski sahipleri, v.s..
Anlatıcı - daha çok 7 numaradaki üniversite hocası…
Agripina Fyodorovna Antipova : apartmanın sahibi. 1920 yılında
ekim devriminden sonra Türkiye ye kaçan generalin karısı. İstanbulda bir süre
yaşadıktan sonra Fransaya yerleşiyorlar.
3 numara : kuaför
cemal&celal -- Zıt mizaçlı ikiz
kardeşler
Biri, çok konuşuyor. Diğeri, hiç konuşmuyor.
Hayatında bir kez bile hazırcevap olamamış, kimseye laf
yetiştirmeyi becerememiş kuaför celal..
1 numara : kapıcı dairesi - Kapıcı Meryem, eşi Musa, oğlu
Muhammet
4 numara : Ziya ve Zeren Ateşmizacoğlu ve çocukları - Aşırı
evhamlı bir aile
Zeren – 56 yaş. – emekli kimya öğretmeni
Ziya Ateşmizacoğlu – 50 yaş. – aşırı evhamlı
Küçük kız - Zeliş Ateşmizacoğlu -23 yaş- aşırı evhamlı. Bu
evhamlardan dolayı yüzü lekelerle dolu.
Abisi Zekeriya -33 yaş.
Büyük kızları Zeynep -31 yaş.
5 numara : Hacı hacı, oğlu, gelini ve torunları. Sürekli
torunlarına masallar anlatıyor.
7 numara: üniversite hocası - Eşinden boşanmış tek yaşıyor.
Çapkın, yakışıklı.
8 numara : Mavi metres - 22 yaşında , bakımlı, seksi.
6 numara: Metin Çetin ve karısı Nadya.
2 numara : Üniversite öğrencisi Sidar ile köpeği Gaba.
9 numara : Hijyen Tijen ile kızı Su - Kronik düzeyde temizlik
hastalığı olan
10 numara : Madam teyze - Hiçbir şeyi atamayan her şeyi
biriktiren çöp ev sahibi.
Kitaptan
;
“İnsanı kirleten ağzına giren
değildir. Ağzından çıkandır insanı kirleten.”
“Gelenekçi kadınların
temizlikleri, evin düzenini korumak adına yapılan bir faaliyet değil, düzenin
ta kendisidir…”
“Mesele de buydu zaten, bu
aynılık…
Çünkü yerleşmek üzere yeni, yepyeni bir
yere gidip de, eski hayatının solgun çehresiyle karşılaşmak orada, hayal
kırıklığı yaratır insanda.”
“Bir insanın acısını yürekten
paylaşabilmemiz için, bizimle aynı hakikati paylaşıyor olması gerekir
öncelikle.”
“Ölüme bunca yakın olan
yaşlılarla ölüme bunca uzak olan çocukların intiharları kadar kafa karıştırıcı
bir şey yoktur.”
“Korkunun bile bir son merhalesi, doyma
noktası vardır. Evhama gelince, o dipsiz bir kuyunun ağulu suyudur. Ne bir doz
aşımı, ne de kendine özgü bir panzehiri vardır. Korkunun kaynağı ne kadar somut
ve malum ise, bir o kadar soyut ve müphemdir evhamınki de. Bu yüzden insan,
niçin korktuğunu zorlanmadan tespit edebildiği halde, tam olarak neden ötürü
hep böyle evhamlı gezdiğini saptayamaz.”
”…haklı olabilirler. Endişelenmeye
başladığımda, nerede ne zaman ne söylemem gerektiğini karıştırdığımda,
insanların bakışlarından korktuğumda, insanların bakışlarından korktuğumu belli
etmemeye çalıştığımda, tanımak istediğim birine kendimi tanıtmak istediğimde,
aslında kendimi ne kadar az tanıdığımı bilmezden geldiğimde, geçmiş canımı
yaktığında, geleceğin de daha ala olmayacağını kabullenemediğimde; ne
bulunduğum yerde ne de göründüğüm insan olmayı içime sindirebildiğimde…
saçmalarım. Hakikatten ne kadar uzaksa, yalandan da o kadar uzaktır saçmalık.
yalan, hakikati tersyüz eder. Saçmalık ise, yalanla hakikati ayırt edilemeyecek
biçimde birbirine lehimler.”
------------------------------------
Kendisiyle yapılan bir röportajda Elif hanımın söylediği şu sözler çok
çarpıcı geldi bana ;
"Bu yüzden kitaptaki temalardan biri de iç–dış ayrımı. Mesela romanda
apartmandakileri sürekli rahatsız eden bir çöp kokusu var. Ama o çöp kokusunun
dışarıdan geldiğinden çok eminler. Çünkü hep dışarısıdır ya pisliğin, belirsizliğin,
tekinsizliğin alanı.
Nedense kendi durduğumuz yeri öyle tanımlamayız."