Kitaplarını
okudukça daha bir sevdiğim sevgili Zülfü Llivaneli'nin yüreğine sağlık.
Çalışkanlığıyla üretkenliğiyle örnek alınası bir iyi yürek, bir aydınlık insan.
Zaman
zaman gözyaşlarımı tutmakta oldukça zorlandım.
Bir
yanda, dünyayı cehenneme çeviren insanlar, o insanları besleyen zihniyetler,
ırkçılık, önyargılar, faşizm, devlet ve iktidar, iktidar ve şiddet, dünya
savaşları, katliamlar, soykırımlar.
Öte
yanda, daha güzel bir dünya için kötülüklerle savaşan aydınlık insanlar..ve daha
çok o iyi yürekli insanların dünyasında görünen hüzün, aşk, sevgi, vicdan gibi güzel
duygular…
Bir
yanda, farklı dinden, farklı mezhepten diye insanları katleden acımasız, vahşi dinsel yobazlık.. öte yanda
farklı dinden insanlara yardım etmeye çalışan iyi kalpli dindarlık..
Bir
dinsel inancı, etnik kimliği, ırkı yüceltip diğerlerini aşağılamak, yok saymak,
yok etmeye çalışmak ne kadar korkunç. Irkçılığın dinsel yobazlığın devlete
egemen olduğu ülkelerde pek çok insan kimliklerini gizlemek zorunda kalır. Öyle
bir korku iklimi oluşur ki kimliklerini kendi öz çocuklarından, torunlarından
bile gizlerler.
Maximilian
Wagner... Bilim insanı. Savaşın, insan vahşetlerinin acılarını yaşamış bir iyi
yürek.
Maya
Duran .. özgür, cesur, zarif, aydınlık yürekli bir güzel kadın.
Maya
‘nın babaannesinin çok hoşuma giden güzel nasihati ;
“Bu
dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik
yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık, kiminin ki
aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp
küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru
kızım, insanlara karşı kendini koru!” /sf:88
Altı
Çizilenler ;
-
Aramızdaki temel fark ne, biliyor
musun? Sen insanlara baktığın zaman
üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!
-
Peki, sen ne görüyorsun bakalım?
-
İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken,
acıkan, üşüyen, korkan bir insan. /sf:153
Demek ki bu ülkede zulüm, Türk, Ermeni, Kürt, Rum,
Yahudi tanımıyordu. Devletler herkese karşı zalimdi. /sf:154
Birçok ailede sağlanan sessiz anlaşmalar gereği,
geçmişin o korkunç acıları yeni kuşaklara aktarılmayacak, her şeye sıfırdan
başlanacaktı. Yılanlarla, akreplerle, tehlikeli kuyularla dolu arka bahçede
oynamasına izin verilmeyen çocuklar gibiydik. Yakın tarihin acıları bizim
tehlikeli arka bahçemizdi./ Sf:426
Devlet diye gerçek bir şey yok ki. En tepede kendini
devlet sanarak kararlar alan, insanların yaşamasına yada ölmesine karar veren
çobanlar var. /sf:434
Bu dünyada nereye gitsen doğanın güzelliği ve
insanoğlunun zalimliği karşına çıkıyordu./sf:440
Üniversitemizde verdiği konferansta ve özel
konuşmalarımızda profesör Wagner çok önemli bir konuya değinmişti. Profesör Huntington’un
‘Medeniyetler Çatışması’ ve Edward Said’in ‘Cehaletler Çatışması’ kavramlarına,
‘Önyargıların Çatışması’ teziyle katkıda bulunmuştu. Çünkü birbirleri hakkında
önyargılar taşıyan insan topluluklarının sebep olduğu yıkımı, felaketi İkinci
Dünya Savaşı yıllarında bizzat yaşamış ve dayanılmaz acılar çekmişti. /sf:472